• Türkçe

Pamukkale Filarmoni Derneği’nden Muhteşem Konser

Pamukkale Filarmoni Derneği’nden Muhteşem Konser

Denizli halkına sanatı ulaşılabilir kılmak için kurulan Pamukkale Filarmoni Derneği’nin ilkini düzenlemiş olduğu Pamukkale Filarmoni Orkestrası İlk Bahar Konseri 5 Mart 2022 cumartesi günü akşam gerçekleşti.

Denizli halkına sanatı ulaşılabilir kılmak için kurulan Pamukkale Filarmoni Derneği’nin ilkini düzenlemiş olduğu Pamukkale Filarmoni Orkestrası İlk Bahar Konseri 5 Mart 2022 cumartesi günü akşam gerçekleşti.

Pamukkale Filarmoni Derneği Başkanı Prof. Dr. Okan Bölükbaşı’nın konuşmasıyla başlayan gecede solistler Mehmet Yasemin (keman), Selçuk Akyol (obua) ve Cem Erözü (flüt) eşliğinde Johann Sebastian Bach’ın Orkestra Süiti No.2’si minör (BWV 1067), Keman Konçertosu la minör (BWV 1041) ve İkili Konçerto do minör (BWV 1060R) eserleri icra edildi. Konser sonrasında değerli müzisyenlere DOÇEV tarafından bağışlanan 10'ar adet çam fidesi sertifikaları ile birlikte Denizli Valisi Ali Fuat Atik’in eşi Fulya Atik ve İl Emniyet Müdürü'nün eşi hanımefendiler tarafından verildi.

Sanatseverlerin yoğun ilgisine maruz kalan konser, yaklaşık 1500 kişiyi Nihat Zeybekçi Kongre Kültür Merkezi’nde ağırladı. Kapılarda yaşanan fazla yoğunluk toplumun bu gibi sanatsal faaliyetlere ne kadar hazır ve istekli olduğunu gösterdi.

Sanata ve sanatsal etkinliklere talebin yoğunluğundan mutluluk duyan Pamukkale Filarmoni Derneği bu tür etkinlikleri sürdürerek Denizli halkını sanatla buluşturmaya ve sanatı toplumun her kesimine ulaşılabilir kılmaya devam edeceklerini dile getirdi.


5 Mart 2022
Pamukkale Filarmoni Derneği
İlkbahar Konseri Açılış Konuşması

Prof. Dr. Okan Bölükbaşı

Bindokuzyüzkırkbir kışı, çok soğuk geçiyordu. Dimitri Şostakoviç, 7 numaralı senfonisinin Leningrad prömiyerine hazırlanırken Alman Ordusu şehri kuşattı. Besteci ve müzisyenler şehirden çıkarılarak kurtarıldı. Kuşatmanın sürdüğü günlerde, Leningrad Radyo Orkestrası, prömiyeri yapmaya karar verdi. Ama halk müthiş açlık çekiyordu.  Müzisyenler de öyle.  Bırakın çalmayı, kollarını bile  kaldıramıyorlardı.  Provalar sırasında müzisyenler sık sık bayıldığından, eseri tam olarak icra etmek mümkün olmuyordu.  Üç müzisyen, bu süreçte açlıktan öldü.  Ölerek ve çalışamaz hale gelerek ayrılanların yerine, askeri birliklerde silah altına alınmış müzisyenler bulundu. Uzun uğraşlardan ve denemelerden sonra ancak bir  prova zorlukla tamamlanabildi. Ancak bir sorun daha vardı, ya konser sırasında Almanlar  salonu bombalarsa ?  Bu olasılığı ortadan kaldırmak için, konser sırasında Alman hatlarına yönelik bir karşı saldırı planlandı. Ayrıca, konserin Almanlarca da duyulmasını sağlayacak ses yükşelticiler, cephe hattı boyunca yerleştirildi. Müzik eleştirmenlerine göre bu konser ve ruhsal  sonuçları;  tüm İkinci Dünya Savaşı boyunca yapılmış en önemli sanat olayıdır.

Leningrad, 872 gün kuşatma altında kaldı.  Karl Eliasberg yönetimindeki Leningrad Radyo orkestrası, şehirde kalan yegane orkestra idi. Ağır kayıplar nedeniyle orkestra etkinlikleri durdurulmuştu. Sehir savunmasının başına Anrey Jdanof geçince, morali yükseltmek için orkestra yeniden faaliyete başladı. Ama 40 kişilik orkestradan geriye 15 kişi kalmıştı. Diğerleri ölmüş, hastalanmış ya da silah altına alınmıştı. Oysa, eserin icrası için 100 müzisyen gerekiyordu.  Eliasberg’in kendisi de ciddi açlık çekiyordu ama yine de kapı kapı dolaşıp toplayabildiği müzisyenleri, provolar için buz gibi (ısıtılamıyordu ve elektrik yoktu) konser salonuna getirdi. Müzisyenle açlık ve hastalık nedeni ile kollarını kaldıramıyordu. Bu zorlukla gerçekleştirilen ilk provayı izleyen bir yazar şöyle yazacaktı: “…birinci keman ölüyor, davulcu gerçekten öldü, kornonun ölümü an meselesi…!  ”. Hiçbir zaman provaları tam olarak tamamlayabilme olanağı olmadı.

Konser hem radyodan Sovyet Ordusu’na, hem de ses yükselticilerle Alman hatlarına canlı yayınlandı. Açlık ve soğuğa rağmen bir şekilde konsere katılmayı başarabilen bir genç kız, savaştan sonra şöyle düşündüğünü hatırlıyordu. “…konser bittiğinde hem ağlamak istiyor hem de gurur duyuyordum. Lanet olsun size Almanlar, işte biz burada kendi Filarmoni konser salonumuzdayız…herşeye rağmen  ! “. Aslında ağır bombardıman altındaydık ve çok açtık ama bir üstünlük duygusu salona hakim olmuştu.

Savaştan bir süre sonra, ellili yıllarda, Eliasberg’in ziyaretine Doğu Almanya’dan bir grup geldi. Savaşta Alman ordusunda kuşatmaya katılan askerlerdi. Konseri Alman hatlarında dinlemişlerdi. Korku içinde ve çok aç olduklarını hatırlıyorlardı ama konseri ağlayarak dinlemişlerdi. Nihayet konser bittiğinde, yüzbaşıları ayağa kalkmış ve “…bu kadar yüksek bir sanatsal düzeye ulaşmış bir şehrin insanları esir edilemez ! “, demişti. İki taraftaki insanlar da, hele böyle bir savaş ortamında, umutsuz biçimde müziğe ihtiyaç duyuyorlardı. Çünkü müzik insanlık için yaratılmıştır. Ona hep ihtiyaç duyuyor ve dinliyoruz.

Algılayabilenler için müzik, ruh durumunu değiştirme gücü olan, eşsiz bir sanat deneyimidir.  Müzik bize bilme, keşfetme, anlama, deneyimleme, paylaşım ya da ifade etme bağlamında doğrudan bir kanal görevi görür. Eğer eğitimin amacı, çocuğun zihnini ve yeteneklerini geliştirmekse, müziğin burada önemli ve gerekli bir rolü vardır. İnsanlığın, güzellik ve müzik gibi organize ifade edici seslere karşı estetik bir ihtiyacı vardır. Müzik, sözcüklerin kullanılmadığı bir ifade biçimi olduğundan, kelimelerle ifade edilemeyeni anlatmak ya da anlamak için en güçlü yollardan biridir. İnsan zihni, devamlı olarak düzen, yapı, mantık, desen arar. Müzikte sesler ve seslerin zamansal dağılımı; düşüncelerin, duyguların, insan deneyimlerinin bir yapı oluşturması için eşsiz bir vasıta oluşturur. Müziğin insan beyninde yarattığı yeni yolaklar (nöronal plastisite), iç ve dış dünyanın algılanmasını derinleştirir ve değiştirir. Müziğin yarattığı bu zihinsel değişim, tüm bilgi sistemlerinin öğrenilmesi ve kullanımındaki becerileri artırır.  İnsanın bilişsel yetenekleri doğal gelişimin bir sonucu değildir. Onların, eğitim yoluyla etkinleştirilmesi gerekir. Lisan, mantıklı düşünme, matematiksel sembollerin kullanımı ve benzeri şeyleri nasıl öğreniyorsak; müziği de öyle öğrenmemiz gerekir. Müzik eğitimi hem matematiksel zekayı hem de akademik becerileri geliştirir. Modern eğitimin temeli, bireyin içinde uyur durumda bulunan tüm bilişsel yeteneklerin keşfedilmesi ve azami ölçüde geliştirilmesidir. İnsan yetenek ve gücünün en üst noktaya çıkarılmasının yegane yolu budur.

Pamukkale Filarmoni Derneği, bağımsız bir yurttaş girişimi olarak kurulmuştur.   Amacı, klasik müzik sevgisi ve eğitiminin gelişmesi yoluyla, toplumun bilişsel ve sanatsal düzeyinin yükselmesidir. Görev iradesini,    Atatürk’ün “ Gençliğe Hitabe “  sinden almıştır. 

Olağanüstü destekleri nedeniyle müziksever halkımıza minnettarız. Yaşasın Cumhuriyet !